22 Eylül 2012 Cumartesi

8 Mart 2011 Salı

BEKLENTİSİZ SEVMEK...

Yani "Bugün telefon etmedi" demeden,
"Şu an nerede acaba?" diye kendi kendiniz.i yemeden,
"Yaş günümü hatırlayacak mı acaba?" diye bir beklenti içine girmeden sevdiniz mi hiç?
Onun, size ait olmadığını kabul edip,onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi?
Yanındaki erkek arkadaşına aldırmamayı öğrenip ama aldırmıyormuş gibi yapmadan, g...erçekten aldırmadan, "Bitecekse biter , bunu ben değiştiremem, beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi" diye düşünüp onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç?

Hiç beklemeden çalan bir kapıda, onu karşınız da görmek ne güzeldir bilir misiniz?
Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden,
Ve beklemeden gelen bir "seni seviyorum" mesajının tadına varabildiniz mi hiç?
Siz istediginiz için degil, o istiyor diye yapildi mi tüm bunlar?
Ve beklentisiz sevmenin tadina bakabildiniz mi hiç?
"Bugün beni hatirlamadi" yerine "Hiç beklemiyordum, senin gelecegini" diyebilmek ne güzeldir oysa...
Onu bogmadan, kendinizi bogmadan sevebilmek ne güzeldir...
Sahiplenme duygusundan uzak, sevmenin, sevilmenin tadina varabildiniz mi hiç?
Yapilmamis davranislar, söylenmemis sevgi sözcükleri ile kendi kendinizi ask çikmazinda kaybedeceginize, Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu?
Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...
"Niye aranmadim" diye düsünüp kendini kendinizi yiyeceginize, hiç beklenmedik bir "Seni özledim" mesaji ile aski yakalayin..
Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...
O, sizin sevgiliniz oldugu için degil. Ona tapulu maliniz gibi, çantaniz, arabaniz gibi davranma hakkiniz oldugunu düsünmeden...
Onu sevdiginiz, onun da sizi sevdigi için sevin...
Sevgiye karisan "beklenti" denen illeti hemen silin askin ak sayfalarindan...
Göreceksiniz ki, o zaman ask, baska bir güzel...
Göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir romantik...
Göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda biraktigi tat, yillanmis sarap gibi, beklenti zehrine karismadan bir baska döndürüyor insanin basini...
Ben, beklentisiz seviyorum...
Onun nerede oldugunu merak etmiyorum...
"Beni bugün neden aramadi" diye geçirmiyorum içimden, aramadigi zamanlarda...
Gelecege dair hayallerim de yok zaten...
Ben, sevgiyi yasiyorum...
Onun yanimda oldugu anlar o kadar degerli, o kadar kiymetli ki...
Gerçeklesmemis ve gerçeklesmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anlari...
Beklentisiz seviyoruz...
Sevdigimiz için seviyoruz...
Hayalsiz, geleceksiz, beklentisiz...
Anlik seviyoruz...
Deneyin...
Beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün...
Beklentilerle bogdugunuz asklariniza aciyacaksiniz...


CAN DÜNDAR

2 Şubat 2011 Çarşamba

ADAM DEDİĞİN........

Adam dediğin cesur olacak! Baktımı şöyle karşıdan, için titreyecek. Ayaklarında bir dermansızlık, seni alıp götürecek. Artık ev mi olur, deniz mi , gökyüzü mü, nedir bilmem. Alsın götürsün yeter.
Adam dediğin; sana ihtiyacım var demeyi bilecek. Seviyorsa seviyorum var mı diyebilecek. Korkmayacak ne aşksızlıktan ne parasızlıktan ne senden ne başkasından!!!!
Adam dediğin sihirli olacak azıcık, ruhuna ulaşmayı öğretecek. Biraz da kıskanç olacak, vurdu mu ses getirmeyecek ama vurmaktan beter edecek gözleriyle...
öyle bir adam işte....
Arada sırada dokunmayacak sana, aramayacak!!! Adam dediğin, güdümlü değil eğitimli olacak. Okuduğunu anlayacak, bilmediğine bilmiyorum diyebilecek, sallamayacak... Lügatında
"haklısın-doğru-evet

-gidelim-yapalım-merak etme-sen üzülme-" olacak. "Üzgünüm-yorgunum-belki-yarın-olmaz" olmayacak...

Adam dediğin bir söylediği sözü unutmayacak, geri almayacak, temcit pilavı gibi çıkarıp çıkarıp höykürmeyecek. Utanmayacak, arlanmayacak, başkasının
karısına da yan gözle bakmayacak. Azıcık namuzsuz olacak tamam ama o namussuzluğu ancak ve ancak senin uğruna , değerleri ve onuru uğruna kullanacak...

. Sert olacak sert adam dediğin, sözünü sakınmayacak, koydu mu yumruğunu masaya, bileceksin ki susman gerek...

Adam olacak adam... Odun gibi çıtır çıtır değil, kömür gibi için için yanacak içinde ve arkasını dönüp uyumayacak zevkleri bitince. Şefkatli
olacak adam dediğin anlıyor musun? Gönlünü almasını, sinirini çözmesini, seni memnun etmesini bilecek. Yan gözle şöyle bir süzmesiyle için eriyecek...
'Kırıldım, yamuldum, küstüm, konuşmam' demekle olmaz. Neyse sorun çözecek, ertelemeyecek. Bilecek hayatın kurtarılası anları olduğunu ve o anı bir daha
geriye saramayacağını.
Aşkı için dağları delecek, fizana gidecek,
ama dönmesini de bilecek, kıçının üstüne oturup beklemesini de.
Adam dediğin iyi araba kullanacak !. Direksiyon hakimiyeti , yön kabiliyeti 100'de 1500 olacak. Bastımı gaza saçların savrulacak, bir iki
manevrayla parkediverecek arabayı, saf saf bakmayacak...
Beyefendi olacak. Belinden kavrayıverecek parmakları, dansa kaldırırken... Arada bir elini havalandırıp seni döndürecek, soluğuna soluğunu değdirecek, ne zaman duracağını da bilecek.
Kendini göstere göstere afişe etmeyecek. 'tamam hoşum, akıllıyım, param var ama kadınıma da
sadığım' dedirtecek... korkuyla değil ama minnetle sokulacaksın koynuna.

.
Ve bileceksin ki, evde "O" adamı beklemenin, ve kapıyı açtığında onu görmenin zevkini başka hiçbir şey tattıramaz sana..

19 Eylül 2010 Pazar

BİR ERKEĞİN KALEMİNDEN KADINLAR


Akıllı kadınlar neden yalnızdır? Cevabı uzun… ama erkek egemen toplumlarda çok normal. Adeta bir kur...al.
Televizyonla beslenen, medyatik refleksli toplumumuzun bazı erkekleri, gücün ve iktidarın karşı cinse geçmesi halinde çıldırıyor. Bir aşağılık kompleksi durumu yani… cennet anaların ayakları altında deyip, kadın döven zavallıların düştüğü acz…
Erkek hep zeki kadından hoşlanır ama zamanla bu zeka yarışında yenilince kızar, küser ve ağlar. Tıpkı yenilgiyi hazmedemeyen bir çocuk gibi. Zeki kadınlar erkeklerin çocuk alt beyinlerinin gelişmediğini bilirler. (gelişmez çünkü doğurganlık yoktur) Şirket sahibi, yönetici hatta başbakan bile olsalar “aslında” onların hiç büyümeyen bir çocuk olduklarını unutmazlar ve akılları sayesinde her zaman onların istediğini yapıyormuş gibi davranıp, kendi yasalarını uygularlar. Zavallı erkek, iktidarın hep kendisinde olduğunu sanır.
Akıllı kadınları yanlarında taşımaktan hoşlanan erkekler, zamanla onlardan kaçmanın yollarını ararlar. Çünkü kadın zekasıyla üstünlüğü ele geçirmiştir. Erkekse kendini eksik ve iktidarsız hisseder. Hem akıllı kadından hoşlanır, hem de akıllı kadından korkar ve kaçar. Yaşadıkları ilişki boyunca yanındaki sevgililerinin zekasıyla övünürken, o zeka kendilerine karşı kullanıldığında öfkeden çılgına dönerler ve hatta kaba kuvvete başvururlar. Bu yüzden akıllı kadınlar hep yalnızdır.
Erkeği onu kandırdığını sanırken, o çoktan ilk kaçamağı yakalamıştır. Telaş yoktur. Çünkü derinlere sessiz inilmelidir ki korkup kaçan olmasın. Bunu düzgün sevdikleri için yaparlar. Amaçları rezil etmek değil, kendisine yapılan haksızlığı tam ve doğru olarak bilme hakkını elde etmektir. Yarım yamalak nefretleri sevmez akıllı kadınlar. Öfkesine değecek düşmanlar lazımdır onlara…
Akıllı kadınlar her şeyini verir ve her şeyini alır. Acıları boylarını aşsa da gıkları çıkmaz. Dillerinde pişmanlık cümleleri dolaşmaz. Kendine olan saygılarını ve ayaklar altına almadıkları gururlarına sahip çıkarlar. Kan kusarlar ama kızılcık şerbeti içtiklerini söylerler.
Akıllı kadınlar erkeklerini başkalarına ezdirmezler. Kendileri ezerler. Bunu gururlarını incitmeden yapmaya çalışırlar ama sonunda hep haksız olan onlar olur. Onlar önce susar, sonra sorgular, ondan sonra da cevap verirler. Sustuklarında dillerini dikenli tellere dolar, konuşunca önce kendileri kanarlar…
Akıllı kadınların “konuşacak çok şeyleri olduğu için suskunlukları da büyük olur” Akıllı kadınlar kendini ezdirmez. Akıllı kadınlar salağı oynayamaz. Akıllı kadınlar kendilerine haksızlık etmez. Akıllı kadınlar “mış” gibi yapmaz. Akıllı kadınlar aşıkken de akıllıdır. Bu yüzden hep yalnız kalırlar.
Alıntı..

1 Eylül 2010 Çarşamba

EYYYY TÜRK KADINII:))


BİRİNCİ VAZİFEN BULAŞIK,ÇAMAŞIR VE KOCANA SAHİP ÇIKMAKTIR. MEVCUDİYETİNİN YEGANE TEM...ELİ BUDUR.KOCAN EN KIYMETLİ HAZİNENDİR. SENİ BU HAZİNEDEN MAHRUM ETMEK İSTEYECEK KAYNANAN,KAYNATAN VE GÖRÜMCELERİN OLABİLİR.

BİR GÜN EVLİLİĞİNİ KURTARMAK MECBURİYETİNE DÜŞERSEN,VAZİFEYE ATILMAK İÇİN BULAŞIK VE ÇAMAŞIRI DÜŞÜNMEYECEKSİN. BU DURUM ELEKTRİĞİN VE SUYUN KESİLDİĞİ ANDA ORTAYA ÇIKABİLİR.EVLİLİĞİNE TECAVÜZ ETMEK İSTEYEN KAYNANAN KAYNATAN VE GÖRÜMCELERİN HAYATTA EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GALİBİYETİN MÜMESSİLİ OLABİLİRLER.

HAYATTA KILIBIK KOCAN ZOR BİR İHTİMAL DE OLSA BAŞKA KARILARA GÖZ DİKMİŞ OLABİLİR. AİLENİZ FAKRU ZARURET İÇİNDE HARAP VE BİTAP DÜŞMÜŞ OLABİLİR.

EY ASİL TÜRK KADINI! İŞTE BU AHVAL VE ŞERAİT İÇİNDE DAHİ VAZİFEN YUVANI KURTARMAKTIR.

ANASININ KUZUSU OLAN KOCANI ADAM ETMEK SENİN ELİNDEDİR. İHTİYAÇ DUYDUĞUN MERDANE DOLABIN SOL ÜST KÖŞESİNDE SAKLIDIR. HADİ KOLAY GELSİN.

26 Ağustos 2010 Perşembe

30 YAŞINI AŞMIŞ BİR KADIN....


Andy Rooney der ki..." Yasim ilerledikce, en cok otuz yasini asmis bayanlara deger vermeye basladim...."
İste bunun sebeplerinden bir kaçı: Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip "ne dusunuyorsun?" diye sormaz.......
Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz.......
Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir.
Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir...
Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir.
Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser.
Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur.
Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir.
Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga
kavga etmesi cok nadirdir...
Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak...
Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa.....
cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir......
Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin.
Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir.
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler.
Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur.....
Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur.......
Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir.......
eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.

17 Ağustos 2010 Salı

EVLİLER OKUYUN...BEKARLAR DERS ALIN....


Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş.Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17... seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan... Nedir bu dayatmalar? Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi... Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın... Ya da yumuşatıyorlar. Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı... Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmişi olur muymuş, evde kalmakmış layıkı.... Esim benden 2 yas büyük; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü... Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti.' Ooo Can bey kapmışınız çıtırı ' esprilerine muhatap dahi oldum. Eşim üç üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... "Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır" der Halil Çibran... Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o " haklısın bir tanem..." dedik, Öfke bitip fırtına durulduğunda " ama bi de böyle düşün " de dedik fikrimizi savunurken. Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon , kim bu saatte arayan karsı cins diye sorgulamadık da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven' ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima... Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktık... Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bir gece, misafir odasında... Gece yarısı kapı açıldı, eşim; 'Ne yapıyorsun burada?' diye sordu. Kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bir sesle... Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı, elinde yastıkla... 'kay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim' dedi... Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yatma saatine kadar sürecek... Ve bence doğrusu da bu... Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç... Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize... Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsa bizim oyunumuz du oynanan... Evlilik; hesapsız içine alınması gereken bir oyun bence... Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtiğince... Dediği gibi Ataol Behramoğlu' nun ; ' Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana... Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder. Aşağı çekersin omuzların titrer. Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku uyumayı başarır... CAN DÜNDAR...

22 Temmuz 2010 Perşembe

DOST NASİHATİ....

Birine sevginizin tümünü sunmak, Asla sizi de ayni sekilde seveceginin garantisi degildir. Sevgiye karsilik beklemeyin; Sadece sevginin karsidakinin kalbinde büyümesini bekleyin; fakat olmazsa da, sizin kalbinizde büyüdügüne emin olun. Birine çarpilmak için bir an yeterlidir, birinden hoslanmak bir saat, ve birini sevmek içinde bir gün yeterlidir, ama birini unutmak ise bir ömür sürer. Görünüse aldanmayin; kandirici olabilir. Zenginlige aldanmayin; yok olur gidebilir. Sizi güldüren birini seçin çünkü karanlik bir günü aydinlatan sey bir gülümsemedir.Kalbinizi gülümsetebilen birini bulun. Öyle zamanlar vardir ki, bazen birini öylesine çok özlersiniz ki, onu hayallerinizden çikarip, gerçek hayatta kucaklamak istersiniz. Hayal etmek istediginiz seyi hayal edin, gitmek istediginiz yere gidin, olmak istediginiz kisi olun, çünkü yasayabileceginiz tek bir hayatiniz var ve tüm bunlari yapabilmek için tek bir sansiniz. Sizi tatli kilacak kadar yeterli mutlulugunuz olsun, güçlü kilacak kadar aci deneyiminiz, insan kilacak kadar üzüntünüz, ve sizi mutlu kilmaya yetecek kadar umudunuz olsun. Daima kendinizi baskalarinin ayakkabilarina koyun.Eger ayaklariniz aciyorsa, o kisininkiler de aciyordur. En mutlu kisiler, herseyin en iyisine sahip olanlar degildir, onlar karsilarina çikan herseyin degerini en iyi bilenlerdir. Mutluluk, aglayanlar, incinenler, arastirma yapanlar, ve çabalayanlar için vardir, çünkü böyle insanlar hayatlarina giren her insanin önemini takdir edenlerdir. Ask bir gülücük ile baslar, bir öpücük ile gelisir, ve bir gözyasi ile son bulur. En parlak gelecek, unutulmus bir geçmisin üstünde yükselir, geçmisinizdeki kalp kirikliklarini ve hatalari silmezseniz hayatin içinde ilerleme sansiniz olmaz. SEVİN.. SEVİN.. SEVİN.. HİÇBİRŞEYİ VE HİÇKİMSEYİ DÜŞÜNMEDEN SEVİN.. SEVGİNİZİ, SEVDİĞİNİZİ ELDE ETMEK İÇİN HER YOLU DENEYİN

19 Nisan 2010 Pazartesi

KADIN VAZGEÇERSE...

Kadın Vazgeçerse....
Peki bir kadın sevdiği kişiden ne zaman ve nasıl vazgeçer sizce? Bir kadının her şeyi ve tüm duygula...rını ardında bırakıp gitmesi hiç kolay değildir aslında! Kadınlar ilişkilerine ve sevdiklerine çok daha fazla bağlıdır. Sonuna kadar savaşır bir kadın aşkı ve erkeği için, her türlü fedakârlığı yapar. Çoğu zaman karşılık göremese de sevmeye devam eder. İçi acısa da, yüreği sızlasa da sevmekten vazgeçmez. Karşısındakine sevme güvenini o kadar hissettirmiştir ki, erkek kendinden emindir. Ne yaparsa yapsın kadının kendisini her daim seveceğini düşünür. Ama işte bu noktada yanılır. Bilmediği bir şey vardır kadınlar hakkında. O da bir kadının kendisine yapılan her şeyi biriktirdiği ve unutmadığıdır. Bir anda olmaz bu karar veriş, günün birinde tüm duygularını da yanına alıp çeker gider kadın usulca erkeğin hayatından! Nereye mi? Kendisine sevgiyle açılmış gerçek bir aşka tabii ki…
Kadınların istediği sadece biraz ilgi ve şefkattir aslında! Siz hayata ne verirseniz o da size aynısını geri verir örneğinde olduğu gibi, karşınızdaki insana ne verirseniz ondan da o kadarını alırsınız. Her şeyin tükendiği gibi, sevgiler de bir gün tükenir. Hiçbir şey vermeden sevilmeyi beklemek olmaz, olamaz! Ve bir gün gelir, sizi karşılıksız seven insan da yorulur artık. Beklemekten ve böylesi bir sevgiden usanmıştır. Şarkıda da dediği gibi denemiştir defalarca kadın erkekten arta kalanlarla! Kendisini yalnız ve onsuz bıraktığı anlarda bile ona dönmüştür hep! Ama sevmek ilgilenmektir, bağlılıktır, güvendir, özveridir. Sevgi paylaşılınca güzeldir. İşte bu duygular yok olmuştur kadında zamanla. Mantığı kalbinin önüne geçmiştir..
Bir kadın ne zaman gerçekten vazgeçer bilir misiniz dostlarım? Sevgisine karşılık alamadığını hissettiği zaman! Erkek kadının hala kendisini sevdiğini zannederken kadın çoktan sevgisini kalbine gömerek uzaklaşmıştır. Belki bu karar çok kolay olmamıştır, ikilemde kalmıştır uzun bir süre, amaçsızca sokaklarda dolaşmış ve düşünmüştür saatlerce! Aklı sarsıntılarla yorgun düşmüş, bilinci kamaşmış ve bir kaosun ortasında bulmuştur kendisini. Ama en sonunda vazgeçme kararını vermiştir zor olsa da, bunu yaparken de dönüşe dair tüm kelimeleri lügatinden çıkarmıştır. Vazgeçmiştir belki kalbini arkada bırakarak, ama aklını yanına almıştır. O yüzden bu kadar kolay gidebilmiştir. Her seferinde bıraktığı açık kapılar artık kapalıdır sonuna kadar..
Ve bir sabah kalktığında gülümseyerek aynaya şöyle der kadın: "Günaydın, gittim ben.. Vazgeçme kararını verdiğinde fonda Sezen’den şu cümleler dökülmektedir: "Ben senin hayatından gittim oğlum, hadi yerime koy birini koyabilirsen"…

SEVMEKTEN NE ZAMAN VAZGEÇTİM?

Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak
olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere
gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artik kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim.
BENCİL OLDUĞUN İÇİN VAZGEÇTİM!!
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.

Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini
anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
Bir erkek vazgeçmek istiyorsa tek bir neden yeterlidir ama biz kadınlar sevgimiz için mücadele ederiz,
çünkü biz kadınlar elimizdekiyle yetinmesini
ve mutlu olmasını biliriz.
Eğer sizin için mücadele edecek, sizi bir
kadının hak ettiği değerle süsleyecek, sizi hayatına dâhil edebilecek ve
gözlerinizin içine bakıp SENİ SEVİYORUM diyebilecek bir erkeğiniz varsa
dünyanın en şanslı kadınısınızdır demektir.
Kadın Vazgeçerse-alıntı

21 Mart 2010 Pazar

BİR KADININ EN GÜZEL YERİ NERESİDİR..


Henüz kırılmamışsa kalbidir
Kırılmışsa, ıslak bakan gözleri..
Artık ağlayamıyorsa, dudağının kenarına yerleşmiş hüznü..
Hüznü bile hissetmiyorsa artık, buz tutmuş parmakları..
Isınmıyorsa, konuşmuyorsa ve artık hiç gülmüyorsa,
Anılarda kalmış coçukluğudur.
Ama muhakkak tatlı bir yeri... vardır kadının...
Yeter ki O’na, severek bakan bir çift göz olsun üstünde..
Kadın, sevenine gösterir, severek gösterir sakladığı tadı...

Alıntı..

15 Ocak 2010 Cuma

ERKEK DEDİĞİN BÖYLE OLACAK!!!!

Erkek dedigin böyle olacak!

Erkek dediğin mert olacak gözünün içine bakacak konuşurken. Konuştuğu dinlenir olacak ağzından çıkanı yapacak yapamayacağı sözler verip el pençe özürler dilemeyecek. Lafını bilerek tane tane anlatacak derdini. Saçma tavırlar yapmayacak içine gömmeyecek her şeyi. Net olacak ne istediğini bilecek.

Huzur verecek insana bileceksin ki her daim sığınabileceğin bir kucağı ağlayabileceğin bir göğsü var. Bileceksin ki ruhunun nefes aldığı memleket onun yüreği. Sabırsız olmayacak saman alevi gibi kızıp alferlenmeyecek. Öfkesi yerinde zamanında ve insancıl olacak. Asla karşısındakinin de insan olduğunu unutacak kadar kaybetmeyecek kendini sevgisi kadar öfkesi de kontrollü kendini bilir olacak.

Kendiyle barışık olacak. Dünyayı sevecek kendini sevecek ama en çok seni sevecek. Yüreğinin her atışında düşünecek kadar sevecek seni az ya da çok değil sevdiğini söyleyecek korkmayacak bağlanmaktan. Teslim olacak tüm varlığıyla sevgisine seni de teslim alacak. Bakışlarıyla okuyacak seni. Acabalar bırakmayacak kafanda. Asla açıklanması gereken şeyler olduğunu düşünmeyeceksin. Seni bilecek. Kendini anlatmak zorunda olmayacaksın kendisini tanıdığı gibi tanıyacak seni ne yersin ne okursun ne seversin bilecek yaptıkların onu şaşırtmayacak. Bir adım önünden hissedecek yapacaklarını. Seni senden daha iyi tanıyacak.

Yanında olacak. Nerdesin kimlesin diye saçma kıskançlık krizlerine girip dünyanı karartmayacak. Güvenecek sana kendinden daha çok. Bilecek ki istekli takındığın aşk sana yakışıyor. Bilecek ki sen her daim aitliğine sadıksın. Emin olacak senden. Asla hesap sorar gibi sorular sormayacak. Aradığında ben burdayım diyecek ihtiyacın varsa diyecek. Seni terkedişlerle gitmelerle korkutmayacak. Her sözü sonsuza dek diye başlayacak ve öyle sürecek. Senin güvenini sarsmayacak ki bileceksin sonuna kadar yanında olduğunu bunu sana hissettirecek. Asla seni başka insanlarla kıyaslamayacak. Değişmeni istemeyecek olduğun gibi sevecek seni bir bütün olarak. Kaşını gözünü seviyorum diye bölgesel iltifatlar yağdırmayacak. Söylediklerini gerçeklikten uzaklaştıracak kadar sık söyleyip beynini yemeyecek. Net olacak sözleri kafa yormayacaksın anlamak için. Bileceksin ki her durumda yanında arkanda. Ve onun yanı dünyanın en güvenli sahili olacak.

Aşık olacak damarlarında taşıyacak seni kalbine kazıyacak kendini sana kabul ettirecek tüm varlığınla hissedeceksin varlığını. Dünyana girdiğinde dünyanı değiştirecek. Onu her an hissedeceksin. Var olacak aradığında ihtiyacın olduğunda o en büyük aşkla orda duruyor olacak ve senin olacak. Sana ait olduğu hissini uyandıracak sende. Yüreği senin ilk keşfettiğin kıta bedeni senin ilk kapısını araladığın mabet olacak. Kırpıntı aşkların artığıyla gelmeyecek sana. Ruhu bakir bedeni bakir yüreği bakir olacak. Orta malı olmuş ucuz sevişmeler olmayacak mazisinde temiz olacak herşeyden önce tüm varlığıyla tertemiz.
Kendi ayakları üstünde duracak. Asla ana kuzusu olmayacak. Her işini kendisi yapabilecek gerektiğinde yapacak. Annesi gibi kadın aramayacak. Seni onunla kıyaslamayacak. Annesinin gençlik yıllarını hatırlayamayacağını bilecek. Senin apayrı bir dünya olduğunu anlayacak ve ona göre davranacak. Elbette ailesini sayacak onlara sevgi gösterecek ama seninle de aile olduğunu unutmayacak. İlişkileri rayında tutmayı bilecek. Ortalığı karıştırmayacak herkesin nabzına göre şerbet verip iyiyim ayaklarına yatmayacak. Hayatında herkesi yerine oturtmuş ve herkese nasıl davranması gerektiğini biliyor olacak.

Saygı duyacak sana en başta bir insan olduğunu bilecek ve insanlığına saygı duyacak. Yaptığın işten giydiğin kıyafete kadar her konuda destek olacak. Hiçbir şeyini önemsiz görmeyecek dinleyecek seni gerekirse saatlerce. Kendisi de anlatacak. Sana saygı duyduğu gibi kendisine de saygısı olacak. Bilecek ki dünyanın temeli saygı üzerinedir. Asla seni rencide etmeyecek. Nerde nasıl davranılır nasıl sohbet edilir bilecek sözü açık anlaşılır olacak kendini ifade edecek. Karşısındakini dinleyecek sana objektif bakabilecek. Her zaman sen haklısın deyip konuyu çarşaf altı etmeyecek gerçekten haksız olduğun durumları da sana anlatabilecek. Hatalarını da söyleyecek kendi hatalarını da kabul edecek. Ama asla ve asla gururunu kırmayacak kendi gururunun kırılmasına izin vermeyecek. Gururlu olacak ama gerektiğinde gururunu yenecek. Mağrur olucak özürleri salya sümük ağlamayacak affet beni diye. Asla affedilmez hatalar yapmayacak sınırlarını zorlamayacak.

Sana verecek kendini yanındayken başka hiçbir şey düşünmeyecek. Dünyası senin etrafında dönecek. Sen merkezli sevecek seni. Bilecek ki seni mutlu ettiği sürece mutlu olucak. Nadide bir şeymişsin gibi davranacak sana. Her an kırılabilirmişsin gibi avuçlarının içinde tutacak. Ama nerden tutacağını bilecek. Sana geliş yollarında kaybolmayacak. Tavrını anlayacak sevgini sorgulamayacak.

İçindeki küçük çocuğu saklamayacak senden. Gerektiğinde gözyaşlarına ortak edecek seni mutluluğuna ettiği kadar. Sarılıp ağlayabilecek kadar erkek olacak. Ruhuyla sarmaladığı bir aşkı yedirecek sana bu aşkla beslenecek yaşayacak. Ve bir günlük sevdaların adamı olmayacak seni ölene dek seviyorum demeyecek sana seni öldükten sonra bile seveceğim diyecek. Seninle yaptığı hiçbir şeyden hiçbir zaman pişman olmayacak. Keşke sözcüğüyle başlayan cümlelerde kullanmayacak ismini.

Erkek dediğin sana huzur verecek seni anlayacak saygı duyacak güven verecek hep yanında olacak sığınacak sana seni barındıracak nazını çekecek seni koynunda ağlatacak gerektiğinde senin koynunda ağlayacak ama her şeyden önce sevecek tüm varlığıyla ruhuyla sevecek öyle sevecek ki seni sen o seni sevmediği zamanın düşüncesine bile tahammülsüz kalacak var olmadığında nefes alamayacak daimi yarımlığı yaşayacaksın o olmadığında kendin olmayacaksın o da olmayacak artık sen ve ben kavramlarını aşıp bir bütün olacaksın ki o hep diğer yarın olacak sonsuza dek...